yüreğinizin şiir adresi !
...ben edebiyattan ibaretim...KAFKA

BEN ÇOK KORKARIM AMA...(ÖYKÜ)

Yazılar » BEN ÇOK KORKARIM AMA...(ÖYKÜ)


 

 

Peygamber sabrına tapıyorum. Göğün lanetini kovalayan sadece o.

Minnet borcumu taksit taksit ödüyorum ne de olsa limitimi geçmemeli günahlarım.

Bir tabela var göğe çıkan yolda. İlk durakta üstümüz aranacakmış sonrası meçhul.

Ağlıyorum.

Hayret doğrusu!

Gözyaşlarım henüz kundaklanmamış ve kurumamış da.

Kefil olduğum tüm yetilerimi bileyen Tanrıya olan can borcuma bir de bu eklendi.

Eklem yerleri kanıyor yazamadığım şiirin. Satırlar kalburüstü.

Zemherileri bekliyor şiirlerim ölmek için.

Ölüme davetiye çıkaran adama rastlıyorum ve davetiyeleri nereden temin edeceğimi soruyorum.

Burun kıvırıyor ve zorla da olsa söylüyor: sağdan sapacağım o sokak ve çıkmazındaki hastane morgu.

Kefenin cebine sığar mı bu davetiyeler üstelik ben ölüm vakti kargoyu nereden bulacağım ve bunca parayı-pardon duayı.

Kefil olduğum dualarımla şebeke suyunu kesmeye geliyorlar mezarlığın. Ölüleri fazla yıkıyorlarmış. Kim ihbar ettiyse artık…

Ben camiden ayrılmayan o küçük kız çocuğundan şüpheleniyorum.

Ne zamanki annesi abdest almak için suyu kullansa akabinde küçük kızı da beş vakit yıkıyor.

Yıkan, yıkan nereye kadar hem?

Göğün kiri ya da kini değil ki bu da su ile temizlensin.

Hem ölülere de bu kadar su harcamak çok günah. Dünyada milyonlarca insan varken susuzluktan kırılan…

Bekçi kayıplarda.

Sanırım yine şişenin dibini buldu ve sızdı mezarlığın hangi köşesinde ise artık.

Çarpılacağım. Ne de olsa ona bunca içkiyi temin eden benim. İyi de bana söz vermişti babamın mezarını her gün temizleyeceğim, diye

Çok korkarım ben çok hem de.

Yok, yok, ölülerden değil en çok babamdan korkmuşumdur ömür boyu. Adam iki seksen yatıyor ama hala rüyalarımda.

Daha dün gece sorguya çekti beni:

Efendim, ben neden ona danışmadan bunca yazıyı yazıp çiziyormuşum…

E, be adam, bir gün sordun mu sen kızına; ileride ne olmak istiyorsun, diye.

Bak sonunda bir baltaya sap olamadım da kaleme köle oldum…tövbe, tövbe bu sefer gerçekten çarpılacak: ben değil hani elbette suyu kesmeye gelen belediyeciler.

İyi ki iki üç şişe su varda avluda az sonra öldürdüğüm köpeği yıkayıp…vallahi kötü niyetim yoktu.

Kediyi parçalarken yakaladım melun hayvanı sonra da vurdum kafasına kürekle. Nereden bileyim öleceğini.

En sevdiğim kediydi her gün yan komşunun bahçesini deşen ve o mor menekşeler.insan bir gün alır da bir avuç toprağı ile verir menekşeyi de üç beş tane de bizim saksıda açar.

Aslında o köpeği oraya gömmek vardı ya.

Düşünsenize kadın çiçeklerini sularken köpeğin leşine rast gelecek. Sonra seyreyle olacakları.

Bekçiyi uyandırayım da şu köpeği babamın mezarına gömelim. Olmaz ama olmaz tabii ki de. Ben çok korkarım ama ölülerden değil sadece babamdan…

 

(0)

Henüz yorum yapılmamıştır.