yüreğinizin şiir adresi !
...ben edebiyattan ibaretim...KAFKA

SEVGİNİN ÇAĞRISI

Yazılar » SEVGİNİN ÇAĞRISI


 

 

Saklı tutulası bir sihri vardı gecenin, saklı mahcubiyeti ile ölüme davetiye çıkaran bir mürit gibi pervane aşka; yaralı zihninde de bir kor hece saklı iken davudi sesine neşreden her cümleyi bir şiir titizliği ile dizelere sevk eden.

Yanık teni ve de matemin. Görgüsüz bir izlek tutulası aşkın tutuklu gölgesinde tutkun yüreğin bohem varlığında bir göl kadar huzurlu ve sakin olmaya meyleden kabrin davetine de sessiz kalamayan.

Patavatsız cümleler şairin parmaklarından dökülen elem gibi ve hicreti sevgini adeta mağdur bir düş’ün kıvılcımları tutuşan sihrin de devasa rahmeti ne de olsa teyakkuzda sırlar ve delişmen yüreğin de korunaklı çeperinde yalın ayak düşler endamlı bir mağduriyet ile mazlumun yürek sesini hicveden o tanrısal dokunuş.

Kayıpların bir kıstas olduğu; yaraların açık ara farkla kanadığı ve hüznün coşkusuna sirayet eden ağdalı bir kelam yüzü suyuna hürmeten aşkın kıtalarında kaybolan ve sancağında kan izi ne de olsa sandukasında hüviyeti olmayan sırlar ve sır kâtipleri bir bir işledi tenine ölümün tüm hâkimiyeti ile duyguların yayıldı kelam ve hüzün titrek bir gölge kadar kayıtsız kalamamanın verdiği sıkıntıyı neşreden.

Hücuma geçen bir edim tüm hikmeti yüreğinde saklı.

Korunaklı dünyaların da vesvese yüklü olduğu bir sanrı cumhuriyeti belki de kıvılcımların sıçradığı her rüyayı gerçek kılan ve gerçekleri yalan hele ki yalanlar geçerken tutanaklara aşkı resmeden ve bir dingin kelamı dizginleyip de hafif meşrep bir sükûnu yaygaraya dönüştüren o alametifarika.

Sırların serildiği revnak izbeler.

Sehven yenik düşen bir notanın sessizliğine binaen tıklım tıklım yüreğin pervazına konan Anka kuşu elbette ihbar ettiği düş öncesi hüviyeti ile gerçeklerin bam teline basıp da saklı kaldığı uzay boşluğunda bir parantez açıp tüm ömrünü iki parantez arasına sığdırmak adına canhıraş mücadele veren.

Kibar bir imge ve devasa bir cümle kundaklarken geceyi, şiirin öznesi olmaya aday her yıldız aslında şahinlerin keskin gözünde bir bulut olmanın hayali ile güneşi bile kundaklayıp heyecanlı bir ışığı da evrene yaymak adına muteber bir dilde ölümü çağıran güncesi ile hayat denen düzenekte sek sek oynayan bir çocuk gibi acının da ritmine yenik düşmüş.

Feri sönen her endamlı düş.

Sakıncalarını gömen bir ölümlü öyle ki lahit benzeri o lenduhada kibirli bir veryansın sunup da aşkın rahmine düşen ölümlü bir nota gibi dizginlenemeyen coşkunun muhtırası ile saklı bir sevinci beyitlere bölen ve hicvine tanık hecelerin bir ölümlü kuşun asla yere konmayacakmışçasına uçmasının hayaller kadar yakınında eşlik etmesi hayata ve huzurun tınısında kaybolan sistematik bir çarpım tablosunu ezberlemekten aciz tembel öğrencinin beyaz yakasındaki o uğur böceği.

Tema’sı aşkı olan bir resimde.

Yankısı duyulmayan bir çığlığın da muhatabı iken sessizlik.

Her dokunuşu tehir eden görünmezliğin tecellisi iken gece yüklü sırlar ve sır yüklü gölgeler belki de gölge olmanın çok ötesinde bir ölü olmak adına hayatını eskiciye satan…

Zuhur eden her sunum.

Sunumu ertelenen her coşku.

Coşkunun fısıltısı ümit; aşkın ç/ağrısı da özlem iken…

Detone olmuş tüm notalardan alırken hırsını sol anahtarı belki de içinde saklı tüm müziğin aslında aşka dair ve aşktan ibaret olduğunu dile getirip de huzurunda Tanrının. Vazgeçilmezliğine binaen yeniden doğuşu müjdeleyen o çağrı.

Şimdi özendiğimiz kelaynak kuşlarından çaldığımız yalnızlığa esir düşmenin hikmeti ile çoğalan sevincimizi saklı tutup da erişelim arşı alaya ve denk düştüğümüz tüm denklemleri tehir edip yeni baştan vasıflara bürünelim bir asal sayı olmanın verdiği ayrıcalıkla asil bir notayı da ıslıkla çalalım ve Hakkın rahmetine kavuşan her hükmü farazi bir hüzünle salalım gökyüzüne.

Hani olur da şansımız yaver gider ve yeniden birleşir ellerimiz ve mühürlü dudaklar çözülür de aşkı ve huzuru dillendiririz meleklerin kanatlarına serildiğimiz her satır gibi dinginliğe de bir çağrıda bulunuruz.

Mutluluğun bir engel olmadığı.

Aşkın ise en asil duygu olduğu gerçeği ile…

Ve de sırasını savar tüm ölümlü üzünçler payidar kılmaksa hayatı revnak bir gölgeyi de yetim düşmüşlüğün hüznü ile sahipleniriz ve sahiplendiğimiz her ayracı da saklı tutarız çevirdiğimiz sayfalarda parmak izimiz iken sevginin çağrısı…

Hani, hani olur da…

(0)

Henüz yorum yapılmamıştır.