yüreğinizin şiir adresi !
...ben edebiyattan ibaretim...KAFKA

YÜZDE KAÇIM KELİME?

Yazılar » YÜZDE KAÇIM KELİME?


Ödün vermekle ödüllendirilmek arasında gidip geliyorum ve düş mağduru mahmurluğumla çapalıyorum üstümdeki ölü toprağını belki de haris bir gerçekte saklı gizi sağaltıyorum düş mahsulü bir yarımadada terk edilmişliğime binaen ana kıtaya göçüyorum ve ölümsüzlüğün iksirini içiyorum sözüm ona.

 

Medet umduğum kimse kalmadı artık ve açık ara farkla acılar katlanırken ihmal ettiğim dünü yarına taşıyorum aslında kendimi uğurladığımın bile farkında değilim.

 

Tansiyonu düşmeyen bir gerilim ve de anksiyete dolu bir tevazu ve işte çığlık atan kuşlar tıpkı çarptığı duvara çarpıp yere düşen ve kalbi duran o minik serçeye kalp masajı yapan güzel yürekli insan nasıl da özendiriyor beni… ne yani gidip tüm ölülerime mi suni teneffüs yapacağım ya da peyzajı kayıp bir mimaride mi saf tutacağım belki de iflah olmazlığımla adam edeceğim metruk düşleri ve şekillenen uhrevi bir sancıyı yatırıma dönüştüreceğim.

 

Tıpkı bu gün yolculuk yaparken konuştuğum şoför gibi havalimanına gideceğim tekerimle sonra da düş limanında aktarma yapıp dün ile bu gün arasında bir köprü kuracağım.

 

Dilediğim gibi bir asansör inşa etmekse iki dünya arasında ve şaşkınlıkla şapkasını çıkaran adam: öyle ya her sıkıldığımda kaçacağım ahiret sonra da ölü ziyaretleri yapıp günün kalanını yine yaşarken geçireceğim sevdiğim ve hayatta olan kim varsa. Araf’ta olmanın bir suç teşkil ettiği o kadar aşikâr ki ve kanatlanıp geçen yüzyılda bile yaşama hakkım yok iken ben hala milenyum tanrılarına reverans yapıyorum ve bilmiyorum da kiminle dans ettiğimi.

 

Kesat bir gündü bu günün özeti aslında lafını etmeye bile değmez ve düş gücüme yenik düşüp dolaştım dünyalar arasında.

 

Gölgeler durağında rast geldiğim o adam sonra da aktarma yapmak adına inip gözden kaybolan ve bir anda onun asla var olmadığını anlayıp kendimi çimdiklediğim.

 

Hayvan mezarlığına düşüp de yolum bu güne kadar kafeste asla yaşatmayı başaramadığım merhum ve merhume kuşlarım üstüne üstük son cenazede cenin halinde saklandıkları yumurtadan çıkmak şöyle dursun annelerinin de ölümüne sebep olan bir batında yumurtladığı ondan fazla yumurtayı hala canlı bilip öldüğü güne kadar kuluçkada yatan adı olmayan kuşuma da son vazifemi layığı ile yapamadığım.

 

Ya da en sevdiğim komşumu defnetmek aciz kimliğimle bir türlü vuku bulamamışken ve camide değil de kilisede yapılan defin törenine evden dualar gönderdiğim ne de olsa gayri Müslüm kimliği ile bir Müslüman gibi yaşamayı da şiar edinmişken rahmetli.

 

Göğün kanatlarındaki siyahlık daha bir ağır bastı bugün ve genel geçer kuramları yok sayıp ben mevsime ihanet ettim bir kez daha.

 

Münferit bir askıyım ne de olsa içimi astığım.

 

Bedenimle olan yolculuğumda sağ ve ayakta kalabilmek adına adımlarımı saydığım yıllardır ilgi alanım olan sporun da taze nefesi ile kendimi hala on sekizinde hissettiğim.

 

Ne görüntü.

 

Ne örüntü.

 

Ne de kaygı.

 

Elbette sayısız dış ses ve de dış etmen.

 

Bir ayraç koymam gerekirse pek de muteber olmayan bir istim ile biliyorum ki yalpaladığım yıllardan hala kopamadım ve uyruğu belirsiz acılarla gününü gün eden insanlara da hayretle bakıyorum bazen gözümden sakındığım kim ya da ne ise biliyorum ki sınırlarımı ihlal edecek karabasanlar ve ben kime dert yansam cevabını bile alamayacağım.

 

Yaşama dürtüsü… çok da umurumda değil hani.

 

Yazma dürtüsü ise istem dışı.

 

Mağlup olduğum tüm sahalarda ne yazık ki penaltıdan yiyorum golleri üstelik hayatımda top sektirmişliğim yok iken illa ki kendi kaleme gol atıyorum.

 

Ne mizacım.

 

Ne de inkâr ettiğim.

 

Bir iddiam dahi yok iken ve konuştukça batmakla yüzeye çıkmak arasında ikilem yaşayıp nihayetinde suyun içinde olmadığımı fark edip yanı başımda da kimsenin olmadığını görüp… ya yazdıklarım da okunmazsa?

 

Buna da alışıyorum artık tıpkı sorularımın cevabı yok iken ya da bir selam havada kalıp nihayetinde Allah katına ulaşırken…

 

Özümsediğim hangi duygu ise ve de yüklendiğim ve de kükrediğim ve de kürediğim…

 

Ben bir küreysem içimin hacmini nasıl hesaplayacak uzmanlar ve uzamında ömrün yüzde kaçım su, yüzde kaçım kelime?

 

İçtiğim kelimeler ve yemek niyetine bol bol gözyaşı döktüğüm.

 

‘’Bir mahsuru yoksa ben de sizlere benzemek istiyorum. ’gibisinden bir talebi de asla evrene sunmamışken üstüne üstük bana benzemeye çalışanları da yok sayarken sanırım yok sayılmamla varlık katsayım arasında da bir korelasyon var ve ben mağdur bir düş olmanın ötesinde hayal kırıklığının ta kendisiyim ve hakkımı da helal ediyorum tüm sevdiklerime ama kendime helal etmediğim çok şey var elbette hep yarım kalan ve yarın deyip de hala yarımların tamamlanmadığı bu yüzden şimdi son hikayemi yazıyorum ve içinde sayısız şiir ve cümle saklı ve yüzümün akıyla yaşarken biliyorum ki yüzüm gözüm kir pas içinde kalıyor bu yüzden arındığım tüm olumsuz duygular edebiyatın ve inancın yardımıyla beni hala ayakta tutuyor ve de pür-ü pak.

 

Bir yanılsama olduğunu bilsem de yazmaya durduğum her yazıda kurcaladığım iç dünyamdan mustaribim ve dış etmenlerden arınamadığım ölçüde yazmayı da sonlandıramıyorum çünkü gün bitiminde illa ki binlerce sözcük tünüyor aklımın zembereğine ve teğet geçtiğim ne ise illa ki teyit etme zorunluluğu hissediyorum ve birilerinden onay almak adına yazmak ve sevmekle iştigal nihayetinde yorgun düşüp kendimle yüzde yüz uzlaşma olağanı bulamadığım ve hep de ertelediğim elbette yarının isi ve sihri kaderin inhisarında ve yazacaklarım da kuş bakışı uçtuğum hayal dünyamda yeter ki artık kundaklanmasın maneviyatım ve iç dünyam ölü bir muzaffer edasıyla noktayı sadece şimdilik koyduğum.

 

 

 

(0)

Henüz yorum yapılmamıştır.